ileri\ çıkmak

ileri\ çıkmak
вы́ступить

Türkçe-rusça sözlük. 2013.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Смотреть что такое "ileri\ çıkmak" в других словарях:

  • ileri atılmak (veya çıkmak) — öne doğru çıkmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ileri gitmek (veya varmak) — söz ve davranışta ölçü dışına çıkmak, gereksiz, aşırı davranışta bulunmak Hatta daha ileriye giderek başka ve daha tuhaf şeyler düşündüm. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sahip çıkmak — 1) kendinin olduğunu ileri sürmek 2) korumak, koruyucu olmak, ilgilenip gözetmek Biri paylayacak olsa öbürü çocuğa sahip çıkıp savunur. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baştan çıkmak — 1. ahlakı bozulmak 2. doğru yoldan ayrılıp uygunsuz işlere yönelmek Edebiyatı zenginleştiren genellikle bu tür, baştan çıkmış yazarlardır. S. İleri …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yola çıkmak — 1) araca binmek üzere yol üstünde durmak 2) bir yere varmak için bulunduğu yerden ayrılarak yolculuğa başlamak, harekete geçmek Yola öğle yemeğinden sonra çıktık. S. Kocagöz 3) herhangi bir şeyi esas alarak, oradan başlayarak Bir roman konusundan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gözü kara çıkmak — korkusuz olduğu anlaşılmak Gözü kara çıkmış, yaşamın bozuk para gibi harcanabileceğini kanıtlayan o üstün insanlar arasına katılmıştı. S. İleri …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bahsi kaybetmek — ileri sürülen, savunulan görüşün yanlış olduğu ortaya çıkmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • serdetmek — ileri sürmek; öne sürmek; ortaya çıkmak; belirtmek …   Hukuk Sözlüğü

  • koşmak — 1. nsz, ar 1) Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek Biriyle kavga ederken kızışacak olursa hızlı koşmak için pabuçlarını eline alan sokak çocukları gibi... R. N. Güntekin 2) Bir yere ivedilikle gitmek Pencerede dolaşan gölgelerden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük


Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»